Edebi Kişiliği

 

MEHMET AKİF ERSOY’UN EDEBÎ KİŞİLİĞİ

‘’Türk edebiyatında Mehmet Akif kadar hayatı, edebiyat anlayışı ile şiirleri arasında büyük bir uygunluk bulunan pek az şair vardır.’’Akif II. Meşrutiyet’in ilan edildiği 1908 yılına kadar çok sayıda şiir yazmış fakat bu eserleri kendisine saklamış ya da sınırlı sayıdaki yakın çevresiyle paylaşmıştır. Meşrutiyet’le birlikte Mehmet Akif şiirlerini yayınlamaya başlar. Meşrutiyet onun hayatında yeni bir doğuştur. Bu tarihten itibaren zengin bir külliyatı meydana getirecek olan şiirlerini yazmaya veyayınlamaya başlar.Mehmet Akif, Sırat-ı Müstakim dergisinde yayınladığı şiirlerini Safahat adıyla kitap halindetoplar. Bu kitap şairin ilk kitabıdır. Akif, ilk altı şiir kitabını 1911-1919 yılları arasında yayınlar. Son kitabı Gölgeler adıyla 1933’de Mısır’da yayınlanır.Eserlerinin genel adı Safahat’tır.Safahat, yalnız ilk kitabının adıyken bütün şiirlerinin toplandığı kitaba da isim olmuştur.Birinci kitap: Safahat (1911). Bu kitapta üç bin mısradan ibaret 43 şiir vardır.

İkinci kitap: Süleymaniye Kürsüsünde (1912). Bin mısradan ibarettir.Üçüncü kitap: Hakkın Sesleri (1913). Beş yüz mısradan ibaret 10 şiir vardır.

Dördüncü kitap: Fatih Kürsüsünde (1914). Bu eserde bin sekiz yüz mısra vardır.Beşinci kitap: Hatıralar (1917). Bu kitapta bin altı yüz mısradan ibaret 10 şiir vardır.Altıncı kitap: Asım (1919). İki bin beş yüz mısradan ibarettir.Yedinci kitap: Gölgeler (1933). Mısır’da basılmıştır. Bin beş yüz mısradan ibaret 41 şiiri

vardır.Bu yedi kitapta yer alan mısraların toplamı on iki bindir. Akif Mısır’da yayınlanan son kitabıda dahil olmak üzere bütün eserlerinde İstanbul’u anlatmıştır.

 27 Aralık 2011 tarihinde Beykent Üniversitesi’nde düzenlenen 75. Ölüm Yıldönümünde Mehmet Akif Ersoy’u Anma toplantısında sunulmuştur.

Fazıl Gökçek, Mehmet Akif’in Şiir Dünyası, Dergah Yayınları, İstanbul, 2005, s. 43nci Engünün, ‘Yeniden Hazırlanan Safahat’a Sunuş’, Birinci Kitap- Safahat, Yayına Hazırlayan: Fazıl Gökçek, Dergah Yayınları, İstanbul 2011, s.14

Ömer Rıza Doğrul, ‘Mehmet Akif’in Hayatı’, Safahat, 1986, s. XVII.

Safahat birkaç defa yayınlanmıştır. Özellikle yakın bir tarihte Prof. Dr. Fazıl Gökçek tarafından ayrı kitaplar

halinde düzenlenerek yayınlanan Safahat serisi çok önemli bir kaynaktır. Her bir kitap ayrı olarak basılmış ve

kitabın başında o kitapla ilgili incelemeye yer verilmiştir. Ayrıca her sayfada şiirlerde okyucunun anlamasına

yardımcı olmak üzere bugün kullanılmayan kelimelerin günümüz Türkçesiyle karşılıkları verilmiştir. Bkz.

Mehmet Akif, Safahat I-VII, Yayına Hazırlayan: Fazıl Gökçek, Dergah Yayınları, İstanbul 2011.

Ömer Rıza Doğrul, ‘Mehmet Akif’in Eserleri’, Safahat, 1986, s. 

Akif ‘üzerine çökmüş olan felaketler karşısında direnecek gücü kalmayan biçare insanların hikayelerini’ anlattığı Safahat adlı ilk kitabının başında kendi şiir anlayışını anlatan mısralarayer verir. Akif, şiir anlayışını kitabının başında şu mısrayla dile getirir:‘Aczimin giryesidir bence bütün asarım’

Akif bu ilk kitabından itibaren karşılaştığı fakir, güçsüz, çaresiz insanları anlatacak ve onların acıları karşısında hüzünlenecek kimi zaman da çaresiz kalacaktır. Bu bakımdan Akif’incemiyetin problemlerini gören ve bunlar karşısında hüzünlenen bakışı bütün şiirlerinde

hissedilmektedir.‘’Mehmet Akif’in bazı yazılarından da amacı sadece güzellik olan bir şiir ve edebiyata büsbütün yabancı olmadığı, sanatın bu yönünü bütünüyle reddetmediği, fakat günün şartlarınıve ülkenin içinde bulundurarak bunun bizim için lüks olacağını düşündüğü’’

anlaşılmaktadır.Mehmet Akif’e göre şiir topluma hizmet etmelidir. Mehmet Akif ‘Edebiyat’ başlıklıyazısında bu konudaki düşüncelerini şu cümlelerle anlatmaktadır:Şiir için, edebiyat için ‘süs’, ‘çerez’ diyenler var. Karnı tok, sırtı pek milletlere göre bu sözbelki doğrudur. Lakin bizim gibi aç, çıplak milletlere göre süsten, çerezden evvel giyecek,yiyecek lazım. Onun için ne kadar süslü, ne kadar tatlı olursa olsun libas hizmetini, gıda

vazifesini görmeyen edebiyat bize hiç bir şey söylemez. Hele ‘sanat sanat icindir, sanatta gayeyine sanattır, edebiyatta edebiyattan başka bir gaye aramak sanatı takyid etmektir Edebiyatta edebiyattan başka gaye aramak sanatı takyid etmektir” gibi nazariyeler bizim idrakimizin pek fevkindedir.Demek ki M. Akif’e göre edebiyatın amacının sadece güzellik veya yine edebiyat olacağı zamanlar vardır, fakat toplumun birçok meseleyle karşı karşıya bulunduğu bir zamanda bu meselelerin çözümü için fayda sağlaması mümkün olan bir sanatın kendisini her şeyin dışında tutması doğru değildir. Kısacası, edebiyat devrin ihtiyaçlarına göre çerçevesi çizilmesi gereken bir faaliyettir.Mehmet Akif, şiirlerinde hayatın gerçek ve hatta acımasız yönünü gözler önüne serer.İstanbul’daki fakirliği, insanların geçim dertlerini, üzüntüsünü, çaresizliğini anlatır. Şiirlerine konu olan insanlar ve olaylar gerçektir. Görüp şahit olduğu olayları, kişileri bütün gerçeklikleriyle anlatır, tasvir eder. M. Akif’in tabiattaki gerçekliği olduğu gibi yansıtmak gerektiğine inanmaktadır. Akif, şiir ve gerçeklik ilişkisi hakkındaki düşüncelerini şu şekildeifade etmiştir:

‘’Ben şiirde hayâle dalmam. Ben basit şeylerden bahsederim. Mesela bu taş, ona taş derim,hacer-i semâvi demem. 

İnci Enginün, ‘Yeniden Hazırlanan Safahat’a Sunuş’, Birinci Kitap- Safahat, Yayına Hazırlayan: Fazıl

Gökçek, Dergah Yayınları, İstanbul 2011, s.7

İnci Enginün, ‘Yeniden Hazırlanan Safahat’a Sunuş’, Birinci Kitap- Safahat, Yayına Hazırlayan: Fazıl

Gökçek, Dergah Yayınları, İstanbul 2011, s.8

Fazıl Gökçek, Mehmet Akif’in Şiir Dünyası, Dergah Yayınları, İstanbul, 2005, s. 50

En fukara muhitlere gider, onları bir ressam gibi aynen tesbit etmeye çalışırım.Benim şiirimi beğenenler varsa bundandır. Bence en güzel yazdığım eserlerden birisi MahalleKahvesi’dir. Çünkü o şiirde bir mahalle kahvesinde olan şeyleri olduğu gibi görürsünüz.Hatta bilinen bir kahveyi tasvir ettim. Kahve sahibine o şiiri okudukları zaman ‘Bu herifmutlaka böyle kahvelerde yetişti’ demiş. Benim şiirlerimin özelliği budur. Her şeyi olduğugibi görmek ve göstermek.'10

M. Akif sanat eserinin gerçeği yansıtması gerektiği görüşünü savunmaktadır. Şiirin ilhamdanibaret olmadığına, şiirin çok çalışarak, düşünerek yazılması gerektiğine kuvvetle inanmaktadır.Akif bu konuda görüşleri şu şekilde ifade eder:‘Şiirin ilhamı azdır. Şiir çalışmakla, uğraşmakla olur. Zannederler ki şair tabiat karşısındaoturur, ilhamlarını toplar, hemen kalemi eline alarak şiirini yazar. Hiç de öyle değil. Odaya  kapanıp ter dökecek, düşünecek, yorulacak, uğraşacak. Yüz ter dökerek bir beyit meydana gelir. Ben manzaraları odama getirir, orada kafa yorarım. Ter döker, dört duvar arasında şiirimi yazarım. Ben şiir yazmadan evvel çok düşünürüm; tam bir mühendis gibi, bir mimargibi. Bir bina yapılacağı zaman nasıl ki mimar evvelâ düşünür, şurada oda, şurada merdiven,şurada salon, şurada mutfak, şurada banyo... Planını yapar, krokisini çizer, sonra binaya başlar. Tıpkı ben de böyleyim. Ben bir eser yazmadan evvel bütün mukaddimâtı hazırlarım.Eserime nasıl gireceğim, ne neticeye varacağım... Bütün bunları hayâlimde kurarım. Ondan sonra yazmaya başlarım. İstediğim neticeye varırım. Buna bir misal isterseniz pertavsıza teşbih edebiliriz. Güneşin dağınık hüzmeleri yakmaz. Fakat bu hüzmeler mihrak noktasına gelir ve orada teraküm ederse yakar. İş o noktayı bulmaktır. Bütün mukaddimât bir noktada tecemmu’ ederse şiir ancak o zaman müessir olur. Akif’in yazacağı şiirle ilgili uzun süre düşündüğü ve bitirene kadar da üzerinde çok uzun zaman çalıştığı anlaşılmaktadır. İlhamla bir çırpıda yazılıp biten şiirlerden değildir onun şiiri.

Akif’e göre şiir ancak çok çalışarak, ‘ter dökülerek’ yazılır.Akif, Mısır’da bulunduğu dönemde arkadaşı Asım Şakir’e yazdığı yazdığı bir mektubunda şiir üzerinde nasıl çalıştığını şu şekilde idafe etmiştir: ‘Gece tarzında bir manzume dahakaralamak istiyorum. Azıcık ilerler gibi olmadan geri dönüyorum. Bir türlü temeldenyükselmek nasip olmadı. Kaç kere bozdum, kaç kere değiştirdim.’M. Akif şiirlerine konu olan olay ve kişileri gerçek hayattan seçtiği gibi kişileri onların yaşadıkları hayatı, toplumsal konumlarını, fikri düzeylerini göz önünde bulundurarak gerçekçi bir üslupla konuşturur. Kimi zaman taklitlerde de şiirde yer alır.

Fazıl Gökçek, Mehmet Akif’in Şiir Dünyası, Dergah Yayınları, İstanbul, 2005, s. 54

Fazıl Gökçek, Mehmet Akif’in Şiir Dünyası, Dergah Yayınları, İstanbul, 2005., s. 55

Fazıl Gökçek, Mehmet Akif’in Şiir Dünyası, Dergah Yayınları, İstanbul, 2005, s.56

 İnci Enginün, ‘Yeniden Hazırlanan Safahat’a Sunuş’, Birinci Kitap- Safahat, Yayına Hazırlayan: Fazıl

 

https://www.beykent.edu.tr/WebProjects/Uploads/---Mehmet%20Akif.pdf